10 Haziran 2009 Çarşamba

Düşmek Demişken...

Düşenin dostu olmaz derler...

Klasik bir söylemdir, kadın erkek ilişki modelleri temelinde incelendiğinde zaman zaman doğrudur, klasikliğine rağmen. Kadının zayıf olduğu ön kabülü ile düşünüp ele almak gerekir meseleyi, siz hiç bir erkeğin kadın tarafından tecavüze uğradığı için yaygara kopardığını gördünüz mü? Gördüyseniz bile, o başka bir yazının konusu.

Sarhoş olmuştur kadın, aslında tanıdığını sandığı erkek arkadaşlarının yanındadır, güvendedir. Bir proje hazırladığı sivil toplum kuruluşu, ya da sosyal bir aktivite için birlikte çalıştığı güvenilir ekip arkadaşlarıdır. Belki de, hobi ya da hayatının amacı için birlikte çalışmayı seçtiği, ama pek az tanıyıp; güvenmek istediği adamlardır onlar. Sprite reklamını defalarca izleyip gülmüştür, düşünmeden.

Pek tanımadığı ya da aslında çok tanıdığını sandığı bir adamın evine gider, ki birlikte çalışıp yapması gereken şeyler vardır... Belki 4-5 saat çalışırlar, bu çalışmanın üstüne bir bira açılıp önüne koyuluyorsa, alkole olan direncin test ediliyor demektir. Ki bir çok erkek, bu testleri yaptığı her seferinde topladığı verileri, hatunun boş bir anında kullanabilmek için bir kenera yazar. Sen de yaz. Ya da kadınsan eğer, bilki bir testten geçiyorsun aklında olsun. Boş bir anından yararlanılması hoşuna gidecekse eğer, söylenenleri düşünme, tecavüz kaçınılmaz zevk almaya bakayım deyip tadını çıkar, sonra canın yanmayacaksa. Ama şunu unutma her türk gencinin içinde bir Nuri Alço yatmakta, gazozunun kapağını açmak için pusuda bekleyen. Eski türk filmlerinde anlatılanların gerçekliğini günümüz modernitesi içinde hangi formlarda yaşıyoruz bir düşünelim...

İster sevgilin olsun, ister arkadaşın, isterse birlikte bir proje üzerine çalıştığın ekip arkadaşın. Sen her zaman içine girilesi bir deliksin, ister bilinç altında, isterse sinsi planlı düşüncelerinde erkeğin...

Bu durumu toplumsal olgularla bağdaştırabiliriz, kişilik-karakter analizleriyle yerden yere vurabiliriz diğer taraftan. Erkeği bunu yapmaya iten bir çok neden olabilmekte, önemli olan kadının bu noktada olayı karşılayışı. Bekaret konusuna girmek bu yazı için yersiz, ancak biliyoruz ki bu ülkede bekaretini veren hatunların büyük bir kısmı, o anı çokta bilinçli ve isteyerek yaşamıyorlar, daha sonra kabullenip tadını çıkarsalar bile.

Basma kalıp düşüncelerden kendini sıyırıp özgür olduğunu iddia eden güzide türk hatunlarının geçmişinde ya sonuca ulaşan bir tecavüz vakası var, ya da girişimi. Bu böyle biline. Hoş mu? Değil. Ama kadına duyduğum limitsiz kin, zaman zaman beni oh olmuş, hayatı yaşayarak öğrenmiş şeklinde söylenmeye itmekte.

Zira, ben bu diyarlarda uğradığı tecavüzün reklamını yapıp kazandığı popülerite ile adından söz ettirmekten zevk alan kadınlar bile tanıdım, belki de uğradıkları gerçek tecavüzler bile değildi. Bu noktada kadın ve erkek olgusunu ayrıştırarak olaya bakmakta fayda var, sevgilisiyle aylardır emçire gömçüre her şeyi yaşayan sadece ve sadece o zara dokunmayan erkek, bir gün olurda kadının o an "çok" istediğini zannedip daha sonra tecavüzcü damgası yerse, şaşırmasın. Ki bu da günümüz modernitesi içinde kendini gören, fakat ne batılı olabilmiş, ne doğudan kopabilmiş türk kızımızın pek çok kereler oynamaktan çekinmediği bir oyundur. Kız grupları içinde ağlayıp zırlarken mağdur, oğlanı imza başına oturttuğunda ise amazon kadın edasıyla çevreye keskin bakışlar atacaktır.

Erkek insanının hataları yok mu peki, vardır elbet... Netekim, bu bilog kapsamı dışında kalmakta...

Kadın her çağda kadındı, hem antik mezarlarda bulunan makyaj malzemeleri ile, hem de oynadığı oyunlarla çağlar boyunca kavimleri birbirine düşüren kadınsı zekası ile...

Destur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir kere daha düşün... getto düşünürüne yorum yapmak istediğine emin misin?